no such thing
-
şovlarında zencilerle ilgili ağır esprileri ile tanınan andrew dice clay in, gene bir gösterisi sırasında "akıllı zenci" tamlaması için kullandığı cümle
-
"there's no such thing as a monster!" kendini öldürmeye çalışıp başaramayan alkolik canavarın filmi önceki hartley filmlerinden epey farklı. evet canavar tam bir hartley karakteri ve mesela the book of life'taki şeytan kadar komik ama bu sefer eski incelikli diyaloglar yerine kaba ve doğrudan bir yol seçmiş hartley. bunda gündelik meseleleri bırakıp medya eleştirisi gibi büyük işlere kalkışmasının da payı olduğunu düşünüyorum. kendisi bu kaba yaklaşımın filme yakıştığını iddia etse de film pek çok açıdan hayal kırıklığıydı. yine de eski favori oyuncularından robert burke'ü tekrar bir hartley filminde görmek güzeldi. (gerçi kostüm içinde olduğundan pek gördük sayılmaz ama neyse)
-
chris cornell'in ikinci solo albümü carry on'dan çıkacak ilk single. malesef başarısız bir çalışma olmuş. başarısız bir velvet revolver cover'ı gibi duran şarkı, you know my name ile artan, yeni ve heyecan verici birşeylerin gelebileceği ümidini oldukça örseliyor. bu audioslave'in vasat şarkı kalitesinin bile altında be chris abi. ilk albümünün güzelliğine dönecen diye beklerken biz burda...
ikinci single (bkz: arms around your love) -
ilk dinleyişte beklentileri karşılayamayan yeni chris cornell single'ı. sabır gösterip bir de sözleriyle deneyelim:
i saw the world, it was beautiful
but the rain got in
and ruined it all
then i tried to be invisible
it was impossible
even for me
i laughed at love
it was a big mistake
in the adsence of
i filled it with hate
cause there's no such thing as nothing
yeah there's no such thing as nothing at all
i had the brains not to think at all
but the rain got in
and i thought too hard...
on the world, and as usual...
i slumped too far into the void
i tried to make everything meaningless
but the rain got in
and made it a mess
cause there's no such thing as nothing
yeah there's no such thing as nothing at all
yeah there's no such thing as nothing
but my finger's on the trigger...
and i'll turn off the world
so what gives me the right...
to think that i could throw away a life?
even mine
and what makes you believe...
that you could get away with getting old?
overlapping me
maybe to lose or to save your soul...
is a choice of how...
you fill the hole!
and the rain got in! -
tam "bu şarkı chris abi'lik" denecek türden bir şarkı.bence albümün en ağır topu. klibi de şarkıyla mükemmel bir uyum içerisinde. benim gibi, normalde daha sert müzik dinleyenler bu şarkıdan gaza gelip albümü alırlarsa hayal kırıklığına uğrayabilirler uyarmadı demeyin.
-
güzel bir marillion şarkısı sözlerini de koyayım da tam olsun.
there's no such thing
as an answered prayer
there's no such thing
as the ozone layer
there's no such thing
as an action hero
there's no such thing
as an easy ride
there's no such thing
as a place to hide
there's no such thing
as a perfect day
there's no such thing
as the pearly gates
there's no such thing
as an ordered world
there's no such thing
as an easy girl
no such thing
no such thing
there's no such thing
as peace-of-mind
as a faithful wife
as the bottom line
there's no such thing
as owning something
it's all borrowed for a time
it's all borrowed for a time
there's no such thing
there's no such thing
no such thing
there's no such thing
no such thing -
john mayer sarkisi. fena eglenceli. john mayer'in cilgin zamanlari. belli kani kayniyor.
"welcome to the real world", she said to me
condescendingly
take a seat
take your life
plot it out in black and white
well i never lived the dreams of the prom kings
and the drama queens
i'd like to think the best of me
is still hiding
up my sleeve
they love to tell you
stay inside the lines
that something's better
on the other side
i wanna run through the halls of my high school
i wanna scream at the
top of my lungs
i just found out there's no such thing as the real world
just a lie you've got to rise above
so the good boys and girls take the so called right track
faded white hats
grabbing credits
maybe transfers
they read all the books but they can't find the answers
and all of our parents
they're getting older
i wonder if they've wished for anything better
while in their memories
tiny tragedies
they love to tell you
stay inside the lines
but something's better
on the other side
i wanna run through the halls of my high school
i wanna scream at the
top of my lungs
i just found out there's no such thing as the real world
just a lie you got to rise above
i am invincible (x3)
as long as i'm alive
i wanna run through the halls of my high school
i wanna scream at the
top of my lungs
i just found out there's no such thing as the real world
just a lie you've got to rise above
i just can't wait til my 10 year reunion
i'm gonna bust down the double doors
and when i stand on these tables before you
you will know what all this time was for -
kendisini üç kere izlettiren, her seferinde de kalbime dokunan film. kalbime dokunmasında anlatmak istediği her meselenin açık anlatılmamasının payı olduğunu düşünüyorum.
terör eylemlerinin kol gezdiği her gün yüzlerce insanın ölmesinin kanıksandığı bir dünya, bu dünyanın dramından malzeme çıkaran medya, bu medya kuruluşlarından birinde çalışan genç gazeteci kız, kızın nişanlısını öldüren canavarla dostluğu ve ölmek isteyen canavara bu konuda yardım etmesi. canavarla kızın dostluğu deyince gündüz kuşağı çocuk filmi gelmesin akla. anlatmak istediğinden emin bile olamadığım onca meseleyi tek hikayede toplayan inanılmaz yoğun bir film.
kendine özgü bir şekilde abartılı karakterlerle, direkt olarak yönelttiği eleştiriler, filmin bütünüyle neredeyse ütopik hatta fantastik altyapısında gözüme batmadı.
asıl etkileyen ise bu eleştiriler, toplumsal mesajlardan öte, tarif edemediğim şeyler. insanlığın tüm korkularını, umutlarını hayalinde yarattığı canavarlara yüklemesi ve bu canavarlara var olmaları konusunda seçim hakkı tanımadığı gibi, yok oluşları konusunda da söz söyleme hakkı vermemesi yani canavarın kendi ölümüne karar verememesi. gazeteci kızın filmin başında geçirdiği kaza sonucu iyileşmek için bağlandığı cihazların benzerine, filmin sonunda bu sefer canavarımızın ölmek için bağlanması. canavarın yalnızlığı ve kimse kendisinden korkmadığı için kederlenmesi vs vs. yaşamak ve ölmek. neden yaşamak ve neden ölmek ve neden yaşama tutunmak?
üçüncü defa biraz önce izleyişimden sonra kafam karışık. ilginç bir şekilde, anlayamadığım meselelerin bütününden çıkan hikayenin yarattığı garip bir duygu yoğunluğu içindeyim. tarifi zor. film hayatta çözemediğim birçok sorunun bileşimin oluşmuş büyük ve cevapsız yeni bir soru gibi. aklım ve ruhum karıştı. filmden elimde kalan, hal hartleyin elcağızlarıyla hazırladığı müzikler. beğenerek dinliyoruz, tavsiye ederim efenim.
http://www.youtube.com/watch?v=xaaz4_ygpao
http://www.youtube.com/watch?v=v9upnldpyzq
aylar sonra gelen esinle edit: içinde yaşanılan hafif ütopik ve absürt dünyada, hayatı ve hayata bakışı bu anlamsızlıkla örtüşmeyecek ölçüde anlamlı bir genç kızın hikayesiymiş bu film. bu yüzden etkilemiş beni bu kadar. saçma hayatında bir melodrama ihtiyaç duyan benmişim. bunu öğretti bana hal hartley. sonsuz teşekkür. -
ızlemek istiyor ama bulamıyorum bana kafayı yediktecek bir film.
-
yönetmenliğini hal hartley'in yaptığı 2001 yılı yapımı izlanda filmi. film, şiddetin ve kaosun hakim olduğu fantastik bir dünyada geçiyor. izlanda'nın ücra bir köşesinde bir canavarın olduğu söylentilerini araştırmak için giden gazeteci ekibinden haber alınmaması üzerine nişanlısı da bu ekipte olan gazeteci kızın, izlanda'ya gidişinin ve canavarla karşılaşmasının hikayesi. kışkırtıcı haberlere doyamayan hırslı gazete patronu, insanlık dersi veren genç kız ve yaşam ve ölüm üzerine etkileyici bir dram
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap